Bitkilerde Organik & İnorganik Besinler

19-03-2018 15:07

Besin sözcüğü, ‘besi’ kökünden türetilen ve gıda, yiyecek anlamlarında kullanılan bir sözcüktür. Temel besin kavramı ise, canlılığını sürdürebilmesi için bir organizmanın mutlak olarak ihtiyaç duyduğu besini ifade eder. Bitkilerin dünyasında, bir element bitkinin yaşam döngüsünü tamamlaması için gerekli ise temel besin olarak kabul edilir. Bu nitelikte bir elementin yerini başka hiçbir element tam olarak tutamayacaktır. Bilim insanları tarafından tanımlanmış çokça elementin sadece görece küçük bir kısmının bitki ve hayvanlar için temel besin niteliğinde olduğu bilinmektedir.


Bitki besinleri, metal, ametal ve gaz elementleri kapsamaktadır. Bu elementlerin tümü inorganik (mineral bazlı gübre) ve organik (bitki ve hayvan kalıntıları) formlarda bulunabilmektedir. Örneğin temel olarak nitelendirilebilecek ve zaman zaman makro besinler olarak da anılan dört element; nitrojen (N), fosfor (P), potasyum (K) ve sülfür (S), hem inorganik hem organik kimyasal formlarda mevcuttur. Bu inorganik ve organik besin kaynakları arasında farklılıklar olduğu gibi, benzerlikler de vardır. Önemli olan bu iki besin kaynağının da avantajlarını, dezavantajlarını ve potansiyellerini anlamak, bu faktörleri yetiştirme planına adapte ederek hareket etmektir.


Zaman zaman organik sözcüğü gıda ile bağlantılı olarak kullanılmaktadır. Organik gıdaların bir şekilde iyi ve doğal elementler içerdiği, bu nedenle bitki ve hayvan sağlığını kimyasallarla yetiştirilmiş gıdalara kıyasla iyileştirdiği yönünde bilgilerle sık sık karşılaşmaktayız. Bu noktada bir kavram karmaşasından bahsetmek mümkündür. Aslında inorganik veya organik hangi halde bulundukları fark etmeksizin tüm elementler kimyasaldır. Kabaca açıklamak gerekirse, organik kavramı karbon (C) elementini içeren, canlılar tarafından üretilmiş veya canlılardan arta kalan bileşikleri ifade eder; inorganik kavramı ise cansız doğal süreçler veya laboratuvar ortamında insan müdahalesi ile elde edilen, karbon (C) elementi içermeyen bileşikleri ifade eder. Daha sistematik ve doğru bir tanım yapmak istersek; organik bileşiklerin karbon-hidrojen bağı içerdiğini, inorganik bileşiklerin ise içermediğini söyleyebiliriz.


Doğaya bakacak olursak, çözünme aşamasındaki ölü bitki ve hayvan kalıntıları gibi organik maddelerin tüm tarımsal topraklarda bulunabildiğini; zaman içerisinde ve doğal süreçler sayesinde de sürekli olarak inorganik formlarına ve ardından tekrar organik formlarına dönüştüğünü gözlemleriz. Bu döngü doğadaki birçok döngü gibi yavaş fakat daimidir. Tüm besin kaynakları bu süreçlerden geçmekte, bitkiler tarafından absorbe edilecekleri ve kullanılacakları son noktaya kadar çeşitli yollar izlemektedir. Bahsedilen süreçler içerisinde nitrojen (N), fosfor (P), potasyum (K) ve sülfür (S) gibi elementleri ihtiva eden temel besin kaynakları bir inorganik bir organik formda bulunmakta, dolaşım içerisinde devamlı değişip dönüşmektedir.


Besinler, bitkilere organik formlarında tedarik edildiğinde dahi; bitkilerin kullanımına hazır hale gelmek için inorganik formlarına dönüştürülmek durumundadır. Organik besin kaynakları ve inorganik (mineral) gübreler arasındaki temel fark; organik besin kaynaklarının içeriğindeki besinin ortaya çıkması için bu besin kaynaklarının önce toprak içerisindeki faydalı organizmalar tarafından çözünmelerinin gerekmesidir. Bu noktada çözünmenin, bitkinin besine ihtiyacı olduğu ve besini kullanabileceği zamanda gerçekleşmiş olması bitkinin diyetinin tam olması bakımından önem arz etmektedir. Besinlerin yavaş salınımı fazla gübreleme riskini ortadan kaldırsa da, bitkiye besin tedarik etmek daha uzun zaman almaktadır. Organik besin kullanımı tarım yapılan toprağın kompozisyonunu, dokusunu ve yapısını geliştirdiği için, uzun vadede daha kaliteli bir yetiştirme medyası elde edilmesini sağlamaktadır. Ek olarak; organik besin kullanımı yenilenebilirlik ve sürdürülebilirlik bakımından da inorganik besin kullanımına göre bir adım öndedir. Diğer yandan inorganik besinler bitkiye çözünebilir solüsyon formunda tedarik edildiğinden her zaman bitkinin kullanımına hazır bulunur ve bitki ihtiyacı olduğu anda ihtiyacı miktarınca beslenebilme imkanına sahip olur. İnorganik besinlerin üretiminde üreticinin özgürlüğü organik besinlere göre daha fazla olduğundan; üretici, bitkinin ihtiyaçlarına en uygun şekilde ve doğru oranda cevap verebilecek bir inorganik besin solüsyonu yaratma imkanına da sahip olmaktadır. Tüm bunların yanında, inorganik besinler organik besinlere kıyasla daha geniş bir ürün yelpazesine sahiptir ve daha ekonomiktir. Fakat hızla salınan besinler zaman zaman fazla gübreleme riski taşıyabilmekte veya besin muhteviyatının toprakta bitkinin erişebileceğinden daha derinde konumlanmasına sebebiyet verebilmektedir.


Özetleyecek olursak; organik besinler zaman içerisinde bitki için sağlıklı bir yetişme çevresi yaratırken; inorganik besinler hızlı ve yoğun beslenme sağlar. Hangisinin sizin için daha iyi olduğuna karar vermek tamamen sizin ihtiyaçlarınız, beklentileriniz ve tercihlerinizle ilgilidir.

 

KAYNAKLAR


1. Chemistry In Its Applications to Agriculture and Physiology, Justus von Liebig, 1840


2. www.sfgate.com


3. www.ipni.net


4. www.sanctuarygardener.wordpress.com


5. www.wikipedia.org

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.